Dolandırıcılık suçu ve dolandırıcılık yöntemlerine dair bilinmesi gereken her şey

Tanım

“Dolandırıcılık” çok genel bir tanımla hileli davranışlarla karşısındakini kandırarak menfaat temin etme anlamına gelmektedir. Dolandırıcılık suçunun en temel özelliği; failin sahip olduğu kurnazlık, plan yapma, uyum sağlama ve ikna kabiliyeti ile mağdurların tecrübesizliğini, dikkatsizliğini ve kolay yoldan para kazanma hırsını kullanarak gelir elde etmesidir (Bilen, 2012:6). Bir başka deyişle “bu suçta fail, hileli hareketlerle mağduru gerçeğe aykırı hal ve vakaların varlığına inandırarak belirli bir fikir ve hayaller oluşturarak amacına ulaşır” (Jacoby, 1941:667 aktaran Bilen, 2012:6).
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK, 5237 sayılı) “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde yer alan “Dolandırıcılık”, söz konusu kanunda “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak” olarak tanımlanmaktadır (TCK md.157). Dolandırıcılığın “basit” hali Türk Ceza Kanunu’nun 157’nci maddesinde, “nitelikli” hali 158’inci maddesinde ve “daha az cezayı gerektiren hali” de 159’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Dolandırıcılığın “Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle (TCK 158-1/f)” yapılması durumunda, söz konusu suç “nitelikli interaktif dolandırıcılık” olarak da tanımlanmaktadır.
Günümüzde, klasik anlamdaki dolandırıcılık türlerine bilişim teknolojilerinin artan çeşitliliğine ve yaygınlaşmasına bağlı olarak yeni dolandırıcılık yöntemleri de eklenmektedir. Dolandırıcıların bir girişimci gibi süreklilik arz eden yeni yöntem arayışları, ileride yeni dolandırıcılık türleri ile karşılaşmaya devam edeceğimizi göstermektedir (NFA, 2009a:14). Teknolojiye ve değişen piyasa şartlarına bağlı olarak bir yandan internet, kredi kartı ve cep telefonunun kullanıldığı yeni dolandırıcılıklar belirirken, bir yandan da eski yöntemler farklı şekillerde yeniden kullanılmaktadır.
1920’lerin başında İtalyan göçmen Charles Ponzi’nin geri gönderim pullarından para kazandığını iddia ederek halkı dolandırması nedeniyle “Ponzi Dolandırıcılığı (Ponzi Schemes)” olarak bilinen dolandırıcılık, bugün sözde ‘foreks yatırımı’ ya da ABD’li Bernard Madoff örneğinde olduğu gibi, 50 ila 65 Milyar ABD dolarını bulan “sahte tahvil” ve “sahte hedge fonu” satışı olarak karşımıza çıkmaktadır (Carvajal vd., 1995:7; Zarrabi, 2013:3). Amerikan Sermaye Piyasası Kurulu’na göre (SEC, Securities and Exchange Commision) son zamanlarda sanal para birimi ya da daha bilinen adıyla “Bitcoin” sistemi de Ponzi benzeri dolandırıcılıkta kullanılmaktadır (SEC, 2015:1). Benzer şekilde, “Yüksek Getirili Yatırım Programı” (HYIP, High-Yield Investment Program) olarak bilinen ancak aslında birer “Postmodern Ponzi Dolandırıcılığı” olan sistemin, interneti kullanarak daha geniş kitlelere yayıldığı belirtilmektedir (Moore vd., 2012).
Geniş kitleleri etkileyen ve özellikle finans sektörünü kapsayan dolandırıcılıkların yanı sıra hile ya da kandırmaca, korku, mucizevi tedavi veya kısa sürede çok para kazanma gibi sahte vaatlerle, kurgu senaryolarla ve el becerileri ile yapılan dolandırıcılıklar da bulunmaktadır. Günümüzde halk dilinde “bohçacı” olarak bilinen kadınların kılığında köy köy, mahalle mahalle gezerek güya satış maksadıyla evlere girip evde “büyü” olduğunu söyleyerek evdeki altınları yürüten dolandırıcılar kadar, sözde çekiliş yaptırmak suretiyle insanların algıları ile oynayarak teslim belgesi veya sözleşme adı altında senet imzalatan sahte kapıdan satış görevlilerine de rastlanılmaktadır.
Bunların yanında, eskiden günlük hayatta evde, iş yerinde ve sokakta karşılaşılan dolandırıcılıklar, bugün cep telefonu, akıllı telefonlar ve internet aracılığıyla artık zamandan bağımsız bir şekilde evlerin içine de girmiş bulunuyor. Günün herhangi bir saatinde cep telefonunuza gelen “ödül kazandınız” mesajı ya da e-posta adresinize gelen sözde “yüklü miktardaki doların Afrika’da bir ülkeden dışarı çıkarılmasına yardımcı olunması halinde ciddi oranda bir pay verileceği” vaadi, maruz kalınan dolandırıcılık girişimlerinden sadece birkaçı.


Dolandırıcılık ve Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Bu noktada dolandırıcılık suçları ile sıklıkla karıştırılan “Güveni kötüye kullanma suçu” arasındaki farka değinmek gerekmektedir. “Güveni kötüye kullanma suçu” zilyetliği[1] kendisine devredilmiş (TCK Md. 155/1 suçun basit sekli) mal üzerinde kendi ya da bir başkasının yararına tasarrufta bulunmak olarak tanımlanmaktadır. Suçun nitelikli halini düzenleyen TCK Md. 155/2’de ise söz konusu malın meslek, sanat ve ticaret vb. nedenle devredilmiş olması gerekmektedir. Dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma arasındaki temel fark da malın devrinde yatmaktadır. Her iki suçta da mal, maliki (sahibi) tarafından faile rızaen devredilmekle birlikte “Dolandırıcılık sucunda failin karsısındaki kişiyi hileli davranışlarla aldatması, aslında malın maliki ya da zilyedinin rıza göstermeyecek olmasına rağmen rıza göstermesini sağlamaktadır… Güveni kötüye kullanma sucundan bahsedebilmek için güven ilişkisinin kurulması esnasında failde suç isleme kastı bulunmuyor olmalı; sonradan ortaya çıkmalıdır” (Meraklı, 2009: 1661-1662).
dolandırıcılık, tanım, güveni kötüye kullanma
Dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçları

Dolandırıcılıkla İlgili Suçlar

Yukarıda TCK’nın 157-159 maddeleri arasında sayılan dolandırıcılık suçlarının yanında TCK’da “bilişim alanında suçlar” başlığı altında toplanan bilişim sistemine girme (md. 243), sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme (md. 244), banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (md. 245) gibi suçlar ile açığa imzanın kötüye kullanılması (md. 209), parada sahtecilik (md. 19), resmi belgede sahtecilik (md. 204), özel belgede sahtecilik (md. 207), gibi çeşitli sahtecilik suçları da bazı durumlarda dolandırıcılık suçlarının tamamlayıcı parçası işlevini görmektedir.

Bu suçlardan “Resmi belgede sahtecilik” suçunun maddi unsurunu belgeler oluşturmaktadır. “Toplum içerisinde her an kurulmakta olan hukuki ilişkilerin yürümesini sağlayan, kanıtlayan ve delil niteliği olan” bu belgelerin doğruluğuna dair toplumda oluşan güvene “kamu güveni” denilmektedir. (Gökcan, 2009:94). Bu suçun oluşması ile birlikte, suça konu belge özelinde ortaya çıkabilecek münferit zararların yanı sıra, tüm resmi belgelerin gerçekliğine olan “kamu güveni” sarsılabilecek ve bu da hukuk düzeni olumsuz etkileyecektir. Bu durum, dolandırıcılık suçlarından kaynaklanan zararın her iki boyutunu da göstermesi açısından örnek bir nitelik taşımaktadır. Farklı teknolojik imkânlar da kullanılarak, çok çeşitli alanlarda, çok fazla sayıda insana etki edebilen dolandırıcılık olayları, kişilere veya kamuya verdikleri münferit zararların dışında toplum içindeki bireyler arası güven kadar, yasa ve geleneklerle belirlenmiş kamu düzenine olan güveni de sarsarak toplum huzuruna olumsuz yönde etki edebilmektedir.
[1] Sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kimse, Türk Dil Kurumu

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazdıktan sonra "Yorumlama biçimi" bölümünden "anonim" seçeneğini seçtikten sonra "yayınla" bölümüne tıklayın.

Öne Çıkan Yayın

Whatsapp'ta yayılan "Migros ücretsiz hediye kuponu dağıtıyor" dolandırıcılığı

Whatsapp'ta yayılan aşağıdaki mesaj kullanıcıları sahte siteye yönlendiriyor. Yönlendirilen ekranda bu tür sitelerde sıklıkla görülen...

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Etiketler