Bilim ve hile ya da
dolandırıcılık belki de en son yan yana gelebilecek iki kavram olmalı. Ancak
insanların ünlü olma ve para kazanma hırsı maalesef bilimin dolandırıcılıkla
yan yana anılmasına neden oluyor. Bununla da kalmıyor. Bilim insanlarının uzun
yıllara dayanan emeklerine gölge düşürüyor ve insanların bilime olan inancını
da sarsabiliyor. Bilimsel hile ya da dolandırıcılık nedir? Hangi yollarla
yapılıyor? Bu yazıda buna değineceğiz.
Bilimsel hilenin en çok bilineni,
“akademik hırsızlık” olarak da
anılan, başkalarının çalışmalarını kendi çalışması gibi göstermeye dayanan “intihal (plagiarism)”. Bilim alanında
görülen diğer bir hile ise "verilerin manipülasyonu (oynanması)". Bu yöntem, bazen örneklemin istenilen sonucu sağlayacak şekilde seçilmesi, bazen de elde edilen sonuçların
bilimsel analizi yerine manipülatif olarak analizi ya da kullanılması şeklinde yapılabiliyor. Bilim alanında görülen bir diğer hile ise bilimsel çalışma amacıyla sağlanmış burs ve desteklerin bir
kısmının ya da tamamının amaç dışı kullanılması.
Dünyada çeşitli alanlarda ortaya çıkarılmış bilimde hile ve dolandırıcılıkların bir özetini sizler için derledik.
Dünyada çeşitli alanlarda ortaya çıkarılmış bilimde hile ve dolandırıcılıkların bir özetini sizler için derledik.
Güney
Kore'de genetik skandalı
![]() |
Güney Koreli Hwang Woo-suk'un araştırma sonuçlarını manipüle ettiği belirlendi |
Hwang Woo-suk 2004 yılında,
tarihte ilk kez bir insan embriyosunu kopyalayıp bundan kök hücre dizisi
ürettiğini iddia ettiğinde, tüm dünyada heyecan yarattı. Ancak, genetik
kopyalama alanında önde gelen bilim insanlarından birisi olarak tanınan Güney Koreli Hwang Woo-suk'un
çalışmaları üzerinde yapılan bir inceleme, yapılan araştırmaların sonuçlarının
doğru olmadığını ortaya koydu.
Doktor Hwang'ın çalışmalarını
inceleyen meslektaşları, geliştirildiği belirtilen 11 kök hücre zincirinden
dokuzuyla ilgili sonuçlarda kasıtlı olarak tahrifat yapıldığını belirlediler. Güney Kore Üniversitesi'ndeki
soruşturmayı yürüten bilim insanları, ortaya çıkan sonucun büyük bir skandal
olduğunu ve bilimin temel prensiplerinin ihlal edildiğini söylediler.
![]() |
Klonlanmış ilk köpek Snuppy |
Bir görüşe göre de Hwang Woo-suk’un
dünyada ilk kez köpek klonlamayı başarması, kendisinin başarı hanesine
eklenmesi gereken bir durum.
Kaynak:
Tavşan kanının AIDS aşısı
geliştirilmesi için kullanılabileceğini öne süren Iowa State Üniversitesi’nde
(ISU) yardımcı doçent olan Dr. Dong-Pyou Han, aşısının olduğundan daha etkili
görünmesi için insan kanıyla tavşan kanını karıştırdığını itiraf etti.
Sahte yöntemi uzun süre fark edilmeyen Han ve ekibi, araştırmalarının devamı için ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden 19 milyon dolarlık bağış almıştı. Habere göre, sahte araştırmada HIV’e karşı antikor üretebilen insanların kanının kullanıldığı tespit edildi.
Sahte yöntemi uzun süre fark edilmeyen Han ve ekibi, araştırmalarının devamı için ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden 19 milyon dolarlık bağış almıştı. Habere göre, sahte araştırmada HIV’e karşı antikor üretebilen insanların kanının kullanıldığı tespit edildi.
Han’ın aşıyı etkili göstermek
için kan örnekleri üzerinde oynadığı, aynı deneyin diğer üniversitelerde
denenmesiyle ortaya çıktı. Aynı yöntemin beklenen sonucu vermemesinin ardından,
ISU’da yapılan deneylerde kan örneklerinin karıştırıldığı ortaya çıktı.
Kaynak:
http://www.desmoinesregister.com/story/news/crime-and-courts/2015/07/01/dong-pyou-han-sentencing-iowa-state-scientist-aids-vaccine-fraud-case/29560297/
Nobel Tıp Komitesini sarsan skandal
![]() |
Paolo Macchiarini yapay nefes borusu nakli ile ünlenmişti |
“Londra'da geliştirdikleri yapay bir nefes borusunu, hastadan alınan
kök hücrelerle kapladılar. Bu teknikte, organ bağışı gerekmediği gibi, vücudun
organı reddetmesi riski de bulunmuyor. Doktorlar, bir nefes borusunun bir kaç
gün içinde geliştirilebildiğine dikkat çekiyor. 36 yaşındaki kanser hastasının
sağlığının operasyondan bir ay sonra gayet iyi olduğu açıklandı.” (08 Temmuz 2011, bbc.com)
2011 yılına ait yukarıdaki haber tıp
alanında bir mucizeden bahsediyor. Ancak beş yıl sonra söz konusu nakli yapan Profesörü
Paolo Macchiarini’nin dokuz hastasından yedisinin ölmesi, geri kalan ikisinin
ise nakledilen parçanın alınmasıyla hayata dönebilmesi tüm dikkatleri ve
şüpheleri Profesörü Macchiarini’nin üzerine çekti.
Her şey İtalyan Rejeneratif Tıp
(onarıcı) Profesörü Paolo Macchiarini’nin yapay nefes borusu geliştirmek üzere
2010 yılında İsveç’te Karolinska Institute’de misafir araştırmacı olarak
görevlendirmesi ile başladı. 2011 yılında ilk yapay nefes borusu naklini
Stockholm’ün Huddinge Hastanesinde gerçekleştiren Macchiarini’nin daha sonra
dünyanın değişik ülkelerinde nakil yaptığı hastaların birçoğunun yaşamlarını
yitirmesine karşın enstitüdeki görevine ve başarısız yapay nefes borusu
ameliyatlarına devam etti.
Karolinska Hastanesinde görevli
dört doktorun Macchiarini’yi araştırmalarında sahtekarlıkla suçlayarak enstitü
yönetimine başvurmasına karşın Nobel Tıp Komitesi başkanı Urban Lendahl’ın da
aralarında bulunduğu yönetim, bilinçli olarak Macchiarini’yi destekleyip
korumaya devam etmekle suçlanıyor.
Macchiarini’nin yapay nefes
borusu nakil ettiği hastalar arasında ameliyattan sonra yıllarca Karolinska
Hastanesi yoğun bakımında kaldıktan sonra ölen Yeşim Çetirin de bulunuyor. Gazetehaberlerinden Profesör Macchiarini’nin ünlü olduğu dönemde Türkiye’ye de
geldiği ve Bursa’da bir ameliyata katıldığı anlaşılıyor.
Kaynak:
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazdıktan sonra "Yorumlama biçimi" bölümünden "anonim" seçeneğini seçtikten sonra "yayınla" bölümüne tıklayın.